Şahısların, kurumların hayır ve yardım maksadıyla toplumsal faydası sabit olan harcamaları vergi indiriminden yararlandırılacak, toplumsal yardım ve dayanışma, kültür ve sanat gelişmesi teşvik edilecektir. Adalet esası, vergiler yoluyla alınan kıymetlerin eşdeğerinde bir hizmet ve katkının vatandaşa tekrar dönmesi manasına gelir. Bu yüzden devlet harcamaları ile bütçe gelirleri, özellikle vergiler arasında bir kıymet denkliği vazgeçilmez esastır. Harcamaların rasyonel, verimli olmasına özel bir dikkat gösterilecektir. Devlet harcamalarında israfın önlenmesi, pahalı olmayan bir yönetim cari harcamaların safha safha azaltılarak tasarrufa ve verimli yatırımlara yöneltilmesi başlıca esastır. Bütçede denklik, ulaşacağımız hedeflerin başında gelir. İşçi ve memurlardan alınan vergileri makul bir bölümünü işçi ve memurların tasarruflarının değerlendiği yatırımlara kanalize edeceğiz. Özellikle KİT’lerde, çalışma esasları; verimlilik, adalet esaslarına göre yeniden düzenlenecek, çalışanlar yıllık hasıladan pay alacaklardır. Çalışma, verim teşebbüs teyit ve teşvik edilecek KİT’ler devlet maliyesine yük olmaksızın kuruluş amaçlarını gerçekleştirmiş olacaklardır. Bu hedefi gerçekleştirmek için personel, yönetim, pazarlama, işletme, kredi ve üretim politikaları da değiştirilecektir.

VII. GELİŞMENİN MİLLİ SOSYAL ESASLARI

1)Sosyal-fizik çevrenin insan ve gelişme için ıslahı:
Şehirlerimizi Türk insanının, çalışma, ekonomi, kültür, sanat ve dini hayatın gerçeklerine en sağlıklı şekilde cevap veren sosyal yerleşim birimleri olarak ele alacağız. Şehirlerimizi kolayca yaşanır, medeni ihtiyaçların rahatlıkla karşılandığı yerleşme birimleri haline getirmek azmindeyiz. Şehir; alt yapısıyla, binalar, tesisler, kısaca ıslah edilmiş fizik çevrede yaşayan; medeni- sosyal ihtiyaçları, yaşama tarzı belirlenmiş bir hemşehriler topluluğu olup, maddi- manevi bir bütünlük arz eder. Bu itibarla bütüncül bir planın eseri olmak lazım gelir. Plan, Türk insanının maddi- manevi ihtiyaçlarını karşılayacak, modern hayatın gerekleriyle geçmiş dev mirasını yaşatacaktır. Onurlu bir geçmişle, umut dolu bir gelecek modern şehirlerimizin iki özelliği olmalıdır. İş, çalışma hayatı, eğitim, spor, sanat ve dini hayatın gereklerine, hemşehrilerin barınma, beslenme, dinlenme ihtiyacına cevap verecek genel şehir planları çerçevesinde şehirlerimizin ıslahını zaruri görüyoruz. Şehir planlarının devletin kesin desteğine kavuşması, hemşehrilerin ve kamuoyunun sahiplenmesi için ısrarlı bir çabayı sürdüreceğiz. Şehirleşmenin gereklerine uygun şehir planlarının dejenere edilmesine karşı tedbirler alacağız. Bu planların şehirlerin gelişmesinde genel bir istikamet ve sınır vazetmesi itibarıyla, ciddi uygulamaların şehirleşmemizi sağlıklı bir yapı ve gelişme temposuna kavuşturmasına muhakkak gözüyle bakıyoruz
2)Hakim karakterlerine göre şehirler:
Belirgin özellikleri itibarıyla bazı şehirlerimizin kültür, turizm, ticaret ve sanayi şehirleri halinde bulundukları açıktır. Şehirleşme hamlesinde tabii çevrenin korunması yanında, tarihsel çevrenin korunması gerektiğine de inanıyoruz. İstanbul’un bir kültü, sanat, turizm ve tarih mirası olarak korunması gerektiğine, şehirlerimizin hemen hepsinde hala canlı olarak kalabilmiş tarihi mirasın korunup, modern şehir hayatı şartlarında yeni fonksiyonlar icra ederek yaşatılmasının zaruretine inanıyoruz. Bu çabanın büyük turizm potansiyelini harekete geçireceği kanaatindeyiz.
3) Eğlenme, dinlenme, turizm imkânlarını, nimetlerini tüm vatandaşlara açmak:

Sahil, plaj, deniz, su, ılıca, koru, orman, park ve güneş gibi sağlık ve dinlenme kaynaklarından tüm halkın ucuz bir şekilde istifadesini, toplum sağlığı, toplum huzuru, genel ahlâk anlayışına zıt olmayacak bir biçimde sağlamayı medeni bir görev saymaktayız. Eğlenme, dinlenme hayatını, kamu düzenine ters düşmeyecek bir biçimde kişinin dini, felsefi ve ahlâki telakkileri istikametinde tanzim edebilmesinin modern anlamıyla bir hak olduğu inancındayız.
4) Konut meselesinin çözüme kavuşmas
ı:

Mesken ihtiyacının sadece şehirlerimize has bir problem olmadığı, bir geTesis edilecek sigorta hem suç ve haksız fiillerin asgariye inmesini sağlayacak, hem de kişilerin haksız ve kanuna aykırı fiiller sebebiyle uğradıkları bedeni ve cismani zararlar sigorta edilmiş olacaktır. Bu, sulh ve adaleti daha sağlam esaslara dayandırarak, hayat sigortalarının birinci basamağını oluşturmuş olacaktır. Kadınların günümüzde ciddi bir himayeye mazhar olmadığı görüşündeyiz. Ağır çalışma şartları, ekonomik baskılar, evli kadınların da sigorta kapsamına alınmalarını zaruret haline getirmiştir.